Mart 10, 2013

PAZAR GÜNLERİ

Galanthus L. - Kardelen
Dün bahsettiğim üzere pazar günlerini hiç sevmiyorum. Bunun nedeni ilkokul yıllarıma dayanır. Pazartesi sendromunu okula başladığım ilk günden itibaren yaşamışımdır.
Gelelim pazar gününü sevmeme nedenlerime;
Bir kere pazar sabahları evde hiç ses olmaz. Ben bebeklikten beri saat en geç 8'de uyanan biri olduğumdan, ben uyanmışken evdeki herkes uyuyor olurdu. Ben liseye kadar her pazar 6'da uyanmışımdır. Artist kardeşimin o zamanlardan artist olup, gece hayatına uyum sağlayacağı belliymiş. Kendisi gece üç, dört veya belki sabah yattığından saat 2'den evvel uyanmazdı. Sağ olsun en küçük de benim gibi canavardı da kendime saat 7'de çizgi film izleyebilecek bir yandaş bulabiliyordum. Biz iki kardeş fazla gürültü etmeden salonda çizgi film izlerdik, pazar gününün en güzel yanı oydu, büyüyünce o da kalmadı.Saat 10 gibi zorlamalarımızla annem ve babam uyanır ve kahvaltı faslına geçilirdi. Pazar gününün en güzel ikinci yanı da ailecek yapılan ve uzun süren pazar kahvaltılarıydı. Hele Samsun'daysak pide yaptırılır, eş dost çağırılırdı. O zevkten de ortaokulun son yılında dershaneye yazılmamla birlikte mahrum edildim.
Kahvaltı ve çay keyfinden sonra sıkıcı kısım başlıyordu. Babam tek tatil günüm diyerek salonda uzanır ya uyur ya da TRT işkencesi ''Kara Murat'' ya da ''Western Filmleri'' izlerdi. Annem genelde forma ve babamın giysilerini ütülemekle meşgul olurdu. Kardeşlerden biri hala uyuduğundan bir paylaşımımız olamazdı. En küçük kardeş de benden 8 yaş küçük olduğundan pek oyun arkadaşlığı yapamazdım. Babam her pazar ayakkabıları boyatırdı bana, sorumluluk almalıymışım. Yahu zaten ilk çocuk olmanın ezikliği içinde acayip bir sorumluluk duygum vardı. Hadi bir zahmet o işi de hallederdim de sonra? Sonrası biraz ders çalışırdım, tv izlerdim, kitap okurdum ama evin üzerine sinmiş o kasvetten kurtulamazdım. Üstelik yazları bile aynı kasvet olurdu. Akşam yemekleri de yine bir nebze şenlikli geçerdi çünkü babam da dahil tüm aile mutfakta hazırlık yapardık.
Akşam yemeğinden sonra ise en büyük işkence başlardı. Hani bizler küçükken bir banyo günü vardı ya, genelde de pazar günleri olurdu. İşte bizim banyo günü de pazar günleriydi, kardeşler sıraya girer ve yıkanırdık. Sona kalan kişiye sıcak su da kalmazdı. Hele artist kardeşim banyoya ilk girdiyse kimseye su kalmazdı. Kırklanırdı sanki, halbuki ben bir gün yakaladım, hanım küvette banyo keyfi yapıyormuş, köpükler, ördek falan... Bu hanım çıkınca termosifonun ısınmasını bekle işin yoksa, sinir krizleri geçir. Banyo faslından sonra benim kıvırcık, dolaşık ve belimdeki saçlarla uğraşma kısmı gelirdi ki annem bir süre sonra uğraşamayacağını anlayıp, bana da kıyamadığından saçlarımı kısacık kestirmişti. Hala da kısa, en fazla omuzlarıma kadar uzatabiliyorum. Bu fasıl da bittikten sonra çanta hazırlığı, forma hazırlığı yapar, sonra da erkenden yatardık. Ama ben bir türlü uyuyamazdım. Ertesi günün stresi vururdu, bir de cumartesi günü bir saat geç yattığımdan, uyku düzenim şaşmış olurdu.
Bu yaşımdayım hala aynı stresi yaşıyorum, pazar günlerini hiç sevmiyorum. Neyse ki eşim bugüne sinema planı yapmış, bir nebze rahatlatır beni. Bakalım hangi filme gideceğiz?
Ne kadar olabilirse KEYİFLİ PAZARLAR HERKESE. :)))
 
Fotoğraf, bizim okulun arazisinden, kardelen...

2 yorum:

  1. Anlattıklarının neredeyse tamamı ben :D erken kalkmalar, evde tek başına ne yapacağını bilmeden çay demleyip beklemeler, ölüm sessizliği. Bide erkek olarak söylemeden edemeyeceğim pazar günleri pazara gitmekten nefret ediyorum :D Şit men, cizıs kırayst... Bizim burada pazar günleri pazar var, annem her seferinde tutturur sen git diye, oflaya puflaya gider, ellerimi öküze mal yükler gibi doldurur, pazardaki şişman dedikoducu teyzelerin arasından sıyrılıp evin yolunu tutarım. Lanet beeeehhh, sevmem pazar gününü...

    YanıtlaSil
  2. Yalnız olmadığımı biliyordum:)) Çayı yazmayı unutmuşum bak, o da bir işkencedir. Bizde pazarı babamla annem görürdü ama şimdi de eşim mırın kırın ediyor. Halbuki ben en hızlı pazar alışverişi yapan insanım, sadece 10 dk. :)))

    YanıtlaSil

Çalıştırın parmakları canlarım
( Blog linki yazılan yorumları kesinlikle yayınlamıyorum. Zaten yorum yapınca blogunuzun linkini bırakmış oluyorsunuz. Lütfen buna dikkat ediniz, teşekkürler)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...