Mayıs 14, 2013

YILDIZLAR SOFRASI VE PİZZA HUT

 Efendim malum anneler günü olunca, bizim sendika ve müdürümüz bayan çalışanlar için brunch düzenlemişler. Müdür çağırınca katılmamak olmazdı. Çok düşünceli bir hareketti. Bence ufak tefek eksikliklere rağmen güzel bir organizasyondu. Bol bol muhabbet vardı. Eee zaten ünlü bir fıkra var ya; ''İki kadın bir araya gelmiş ve hiç konuşmamış :D''. Böyle bir şey hayatta mümkün değil kaldı ki orada çok fazla kadın vardı.
Gelelim ''Yıldızlar Sofrası''na; Burası Kırıkkale'nin girişinde bir restaurant. İş yeri Kırıkkale'de olunca brunch içinde Kırıkkale'de bir mekan seçilmiş. Gıda Mühendisi arkadaşımız gelir gelmez mutfağı denetledi. Mutfak yemek yenilebilir raporu aldı. Temizmiş fakat dağınıkmış.
 Mekanın dekorasyonu gerçekten çok güzel. Özenilmiş. Zaten Kırıkkale'de bu tarz restaurantların iç dekorasyonu çok güzel oluyor. Süse ve güzelliğe önem veriyor, Kırıkkale insanı. Tuvalet de çok güzel görünüyordu. Ama temizliğe gelince tuvalet sınıfta kaldı. O kadar güzel bir yer yapmışsın ve o gün bir sürü misafirin olacak ama tuvaletler yeterince temiz değil. Ben böyle detaylara takılıyorum. Bir de dekorasyon çok güzel ama o masalardaki yapma gül de neyin nesi? Masaların bütün güzelliğini bozuyor bence.

 Biz Ateş'le Ankara'dan geldiğimiz için çok erken geldik ve mekanda oturduk. Bizi güler yüzle karşıladılar ve çay ikram ettiler. Çay bardağının ve tabağının kenarı kırıktı. Bu olabilir fakat çayı doldururken veya getirirken garsonun bunu görmesi lazım. Ben garson olsam o bardağı o şekilde müşteriye vermem. Hatta bardak çizik de olmamalı ben olsam pırıl pırıl yaparım.
 Sonra kahvaltı faslına geçildi. Açık büfeydi. İlk gidenler çok iyi bir ikramla karşılaştı fakat biz biraz sona kaldık ve hiç bir şey kalmamıştı. Poğaça kaldı mı diye sorduk, cevap ''Yok'' oldu. Sonra masamızda bir çay rica ettim, gelmedi. Beş kere söyledim yine gelmedi. Sonra bir garson bana yaklaşıp pis bir bardağı göstererek bu bardak sizin miydi, tazeleyim mi? diye sordu. Bende hala çay beklediğimi söyledim. Baktık olmuyor masadaki bir hanımefendi bana su bardağı uzattı. Çayı su bardağı ile aldım. Neyse beş kez çay istemenin sonucu büyük bardakta çay içmiş oldum. :))) Garsonlarda çok suratsızdı ve dağılmışlardı. Onları anlayabiliyorum. O kadar kalabalık bir kadın topluluğu içinde herkes biraz dağılır. Ama Kırıkkale'de gördüğüm genel bir özensizlik var. Kırıkkale insanı gerçekten süse, güzelliğe önem veriyor. Çok abartılı dekorasyonu olan mekanlar yapıyor. Ama gerisi boş. Ne serviste, ne yemeklerde iş var. Bunu neden yapıyorlar anlamıyorum. Garsonlar hep şu şekilde -Siz beni ezemezsiniz- tavrındalar. Yahu senin görevin bu, ben seni ezmeye çalışmıyorum. Garson isen müşteriyi dinleyeceksin, isteğini yerine getireceksin. Müşteride sana doğru dürüst davranacak. Tabii burada temel sorun yoldan geçeni tutup hiç bir eğitim vermeden garson yapmaları. Hizmet sektörü gerçekten bu konuda çok zayıf. Bizim insanımız da çalışanları hiç takdir etmiyor. Hanginiz bahşiş bırakıyorsunuz? Ben her gittiğim yerde bahşiş bırakırım ki çok önemli. Ama garsonun bana tavrına göre bırakırım bahşişimi. Eğer çok saygılı ise mutlaka % 10'dan fazla bırakırım.
Aman ne çok şikayet ettim değil mi? Neyse bunlar benim bir restaurantta önem verdiğim şeyler onları belirtmek istedim. Yoksa her şey çok güzeldi, çok eğlendik. Keşke bütün çalışanlar katılsaydı.
 Burada gördüğünüz kişi  bizim kurumun en güzel kızlarından biri. Dünde hem şık hem de çok güzeldi. Bluzuna bayıldım vallahi.
Kombinin alt kısmı yer karolarıyla böyle tamamlandı.
 Brunch bitince idari izinli olduğumuzdan herkes evlere dağıldı. Biz Ateş'le otobüse bindik, Ankara'ya dönerken, ablası Sevgi Pırıltısı aradı. :)) Vatan Bilgisayar'da işi varmış. O halde Ankamall'da buluşalım gezeriz dedik. Böylelikle canım arkadaşım Ateş'in çok tatlı ablası ile tanışmış oldum ve çok harika bir kaç saat geçirdim. Ankamall'da epey dolaştık, vitrinlere baktık. Ama yalnızca baktık, daha indirimler yok her şey pahalı. Gerçi bu bahane, ben sırtım ağrıdığı için pek alışveriş havamda değildim.
Erol'da çok güzel gelin ayakkabıları var. Fotoğraflarını çekmeme izin yoktu. Beyaz topuklu ayakkabıları tüllerle, güpürlerle ve incilerle giydirmişler. Resmen ayakkabılar gelin olmuş. Gelin olacaklar mutlaka gidin bir görün. Oradan almasanız bile makul fiyatlı bir topuklu ayakkabıyı aynı şekle çevirebilirsiniz. Bu sene tekrardan mı evlensem? :))
Sonra ADL'nin yeni koleksiyonuna baktık. Bir ara Sevgi Pırıltısı bir pantalonu göstererek, ''Altından mı yapılmış, 200 TL hiç bir özelliği yok'' dedi. Tabii ben sazan kişilik hemen atladım, pantolonun altın renkli kısımlarını göstererek ''Aaaa bunlar altından mı yapılmış?'' dedim. Tabii orada gülmeyi, kopmayı bir görün. Ben niye güldüklerini de ancak bir dakika geçince anladım. İnsan andon olur da bu kadar mı olur. :DD
Sonra yemek katına çıktık. Ben girişte Pizza Hut'ın peynir dolgulu kenarı olan yeni pizzasını görünce, öyle bir çığlık atmışım ki Ateş bana acıdı ve pizzacıya götürdü. Deneyelim diye ortaya bir orta boy söyledik.
 Burada sağda Ateş ve solda Sevgi Pırıltısı oturuyor. Ortada da bizim sipariş ettiğimiz pizzanın reklamı var.
 İşte pizzamız böyle görünüyordu. Bir an aç olmayı diledim, çünkü çok lezzetliydi. Ama biz o kadar aç değildik ve kişi başı iki dilim pizza fazla fazla yetti.
 Favorim olur mu? Bence olur ama Gelato'nun pizzasını sollayamaz.
 Burada da üçümüz bir fotoğraf çektirelim dedik.
 Burada ise canım Ateş'im ve ben varız. Hiç böyle bir aktivite yapamamıştık Ateş'le, bu yüzden çok güzeldi. Bir an önce tekrarını yapmalı.
Bu güzellik Sevgi Pırıltısı. Adını bilerek böyle değiştirdim. Çünkü hem sevgi dolu, hem de pırıl pırıl parlayan bir ruhu var. Çok güzel bir hatun. Ayrıca Ateş buradan sana sesleniyorum; ''Çekil aradan, benim hiç ablam olmadı, Sevgi Pırıltısı artık benim ablam olsun''... Ellerin zarifliğine, yüzüklerin güzelliğine bir bakın. Ayrıca bluzunu çok beğendim, Addax'tan 20 TL'ya almış. Beğendiyseniz bir gidin bakın derim. :))
Dünden bana kalan çok güzel hatıralar oldu. Harika bir insan tanıdım. Ayrıca Watsons'tan alışveriş yaptım. Aldıklarım bir sonraki yayınımda.
Sevgiyle kalın, esenlikler dilerim :))

4 yorum:

  1. Çok tatlisin canim arkadasim.Gün seninle güzeldi.saatlerce konusmamiza ragmen doyamiyoruz sohbete seninle...ve çogu paylaştigin yaziyi konuşmuş olmamiza ragmen okumak ayri bir zevk veriyor bana ve ve her yazinda tekrar tekrar seviyorum seni...Ayrica pantolona gelince; pantalon Cengiz Abazoglu'nunmus, o yüzden biz seninle ipligimi, taşımı altin diye bakarken tasarim oldugunu anlamamisiz.okuyanlara bi ayrinti....cok komikti hala tutsmiyorum kendimi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayy evet bak anlatırken de yarıla yarıla güldüğümden o kısmı unutmuşum. Doğru altın rengi işlemelerle Cengiz Abazoğlu yazıyordu. Altından iplik sandım zaten. Hala gülüyorum. Seni seviyorum canım benim :))

      Sil
  2. arkadaş gezmeleri her zaman güzelliktir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısın... Sana bu konuda çok özeniyorum zaten. maşallah..

      Sil

Çalıştırın parmakları canlarım
( Blog linki yazılan yorumları kesinlikle yayınlamıyorum. Zaten yorum yapınca blogunuzun linkini bırakmış oluyorsunuz. Lütfen buna dikkat ediniz, teşekkürler)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...