İnanamıyorum ama ne yazık ki gerçek bu. Tam 19 Eylül perşembe gününden beri hiç bir şey yazmamışım bloğuma. Bu kadar zaman geçtiğinin farkına bile varamadım. Öyle yoğun bir haftaydı ki. Fakat blogumu çok özledim. Bu hafta daha çok yazarak aradaki açığı kapatacağım. Zaten bu postta fotoğraflarla haftanın özeti oldu. Bakınız hiç yerimde durmadım bütün hafta. Anlatayım da okuyun hadi...:))
Geçen hafta cumartesi günü son diksiyon dersimize Rüştü Asyalı geldi. Aman tanrım, nasıl güzel bir enerji ondaki. Gerçekten çok şanslıyım, onunla tanıştığım için. Çok verimli bir dersti, sanırım daha çok göreceğim onu. Yine de bir hatıra fotoğrafı çektirdik beraber. :)
Kurstan çıkıp hemen eve koşturdum çünkü çok değerli arkadaşlarımla mangal partisi yapacaktık. Koştur koştur, bin bir telaş hazırlandık ama sonuç çok güzeldi. Benim iki canım Gülchine ve Bedia vardı, her zamanki gibi. Farklı olarak Bedia'nın eşi, benim aşkım ve çok sevdiğim bir arkadaşım daha bize katıldı.
Masamızın şenliğini görüyorsunuz. Su börekleri, kırmızı közlenmiş biber sarması ve mücver Gülchine'den. Akşamın en süper tadı ise tiramisu ise Bediş'ten. Ayrıca baklavamız ve yine Bediş'imin yaptığı kandil simitleri vardı. Kızım siz süpersiniz süper. :))
Ben yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz peynirli közlenmiş biber sarmasının ismini ''Gülchine'in mucizeleri'' olarak değiştiriyorum. Çünkü mucize bir lezzetti. Davet sofralarımın mönülerinin arasında yer almış bulunuyor. :))
Bu etkinlik olduğunda günlerden cumartesi idi, pazar gününü de eşimin arkadaşları ile maç seyrederek geçirdik.
Pazartesi iş yerinde oradan oraya koşturduktan sonra bütün akşamı kayınvalidem ile birlikte kuaförde geçirdim. Yoruldum, üşüdüm ama onu mutlu ettim sonuçta. :)
Salı günü de deli gibi koşturdum. Ve akşam bir arkadaşımızın doğum gününe gittik eşimle. Yani yine evde değildim.
Ve çarşamba günü canım Melisamın doğum günüydü. Melisam, benim liseden arkadaşım. Onun doğum gününü de birbirinden şeker arkadaşları ile Kızılay, Kafka cafe'de kutladık. Çok eğlendim ama sonraki gün hasta oldum. Bugün pazartesi hala sesim çıkmıyor. Sesim kısıldı da kısıldı. Öksürük de cabası. :) Ay yine de gülerim ama ben...:))))
Perşembe akşamı hasta yatınca eşimin akvaryumundaki balıklarla uğraştım. Akvaryumu asla sahiplenmiyorum ve de balıklarla hiç ilgilenmiyorum ama o gün bakmak istedim. Diskuslarımız nasıl? Aslında biri mavi, biri de turuncu fakat fotoğrafta renkleri görünmüyor.
Eşim pirana alacaktı, neyseki vazgeçti. Iyy gece beni yedirir falan diye çok korkuyordum. :)) Şimdi neonlar, diskuslarla gayet iyiyiz. :))
Bir akvaryum yetmiyor benim eşime, bu gördüğünüz de ikinci akvaryum. Bunda da albino bir balık var. Garip bir balık, zıplayıp duruyor.
Bu kadar balıklara bakınca Cuma günü iş çıkışı çok sevdiğim iki arkadaşımın balık restaurantına gitme tekliflerine karşı koyamadım. Hasta hasta gittim, somon kavurmamı yedim. :)) Kaçar mı?
Cumartesi de geleneksel, kızlarla kahvaltı ve sabah kahvesi etkinliğimiz için buluştuk. Kızlardan kastım, Gülchine ve Bedia tabiki de:)) Turan Güneş bulvarında buluşmuştuk, bir arka sokakta Simitçi diye bir cafe vardı. Tesadüf girmiştik ki ne görelim açık büfe kahvaltı. Gülchine'le ben hemen zıpladık. Açık büfe kahvaltı kupa çay ile birlikte 12,5 TL. Süper, süper, süperdi. :)) Sonra benim kursa gitmem gerekiyordu ama sesim bir travestinin sesi kadar bile güzel çıkmıyordu. Hatta neredeyse hiç çıkmıyordu. Bu yüzden kursa gitmedim. Vicdan azabından öldüm ama ne yapalım.
Sonra Angora diye bir cafeye gittik. Ben naneli latte söyledim. Hani belki ses açar diye. Nerde ya...:))
Güldük, eğlendik, geldik mi 365 Avm'ye. Orada da bir şamata, bir şamata. Acayip acayip gözlük denemeleri falan. Ben seviyorum bu kızları ya. Cansınız kızım siz. :)) Çok ama çok eğlensek de benim artık eve gitmem gerekiyordu. Hasta bile olsam ev kadını olarak sorumluluklarım vardı.
Ve bu sorumluluklarımdan biri pazara gitmekti. Tabii ki eşimle gittik. Ben haftalık sebze alışverişimizi semt pazarından yapmayı seviyorum. Market meyve sebzelerini yiyemiyorum. Bir de herşeyi mevsiminde tüketmeye çalışıyorum. O yüzden pazar çok iyi bir tercih. Ayrıca pazarın evimize bir sokak ötede olması da ayrıca bir kolaylık sağlıyor. Bu çektiğim tezgahtaki satıcılarla kanka olduk bildiğiniz. :)) Bana sebzenin güzelini ayırırlar. Hatta şöyle bir muhabbet var aramızda;
-Abla hoş geldin, her zamankinden mi?
-Evet evet her zamankinden ama bu sefer az kavun koy, yiyemiyoruz.
-Hediyemiz be abla, sende birine hediye et. :D
Bu kadar kankayız yani.:)))
Pazar işini de hallettikten sonra eşimle bir temizliğe giriştik sormayın. Halıları kaldırmıştım, artık serme zamanı gelmişti. Eşim sağolsun, o olmasa ben ne yaparım. Bütün evi o temizledi. Ben yalnızca banyoyu ve mutfağı temizledim. Bir de toz aldım. Gerisi onundu. Ev temizlenince sesim iyice kısılmış olmasına rağmen, süper iyi hissediyordum. Ev dağınık ya da pis olursa çıldıracak gibi oluyorum. Ve temizlik yalnızca üç gün dayanıyor. Bence üç gün sonra tekrar baştan aşağı süpürülüp, silinmeli ev. Ama tabii çalışınca bunun için zaman bulamıyorum. Yemin ediyorum zengin olsam ilk iş bu işler için bir kadın, bir de bu kadını denetleyecek bir kadın alırım. Ama yine de bana yetmeyebilir. Bazen temizlik yaparken ölecekmişim gibi geliyor.:D
Ama sonuçta evim temiz, mutfağım temiz ve derli toplu oldu mu değmeyin keyfime. :))
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bu arada sesimi düzeltmem için ne yapmam gerekir bir bilen varsa, yorum bekliyorum :)))
:D bir eğlence bir eğlenceydi ki sorma valla :D hele ki gözlük denemeleri...
YanıtlaSilseviyoruz bizde seni kainat güzelimiz :D ye iç gez toz eğlen daha ne olsun hayat bize güzel o zaman :D
inşallah tez zamanda iyileşeceksin tozdan falan uzak durman gerek ama ;) dondurma ye dedim cıkss dedin baskada bilemiceemmm :*
Bediş'im hayat bize güzel, sen de fotoğrafta artist gibi çıkmışsın vallahi. Maşallah. Biz üçümüzde kainat güzeliyiz, ne yapacaksın....:)))) Tamam kızım, ölsem bile dondurma yiyeceğim oldu mu? :)))))
Silyeme sonra adım katıle cıkar sen sonsuzda dek yeme dondurmayı :D bıze kalsın
SilYaaaa şapkalı fotolarımıza bayıldım. O şapkanın bir de sadece beyaz olanı vardı o daha çok yakışmıştı bana. Keşke onunla bir fotoğraf çektirseymişim:) Güzel iki haftasonuydu bir gün ciddi bir piknik yapmak dileğiyle. Kırmızı biber dolması yapıcam size.öperim
YanıtlaSilBen bir bu fotoğrafı çekmişim kuzu ya, bu da güzel ama. Havalar iyice soğuyunca sucuk ekmek ya da ızgara hamsi yapalım bak, süper olur. ''Gülchine'in mucizeleri''ne her zaman açığım. Hımmmmm mükemmeldi.:)))
Silokurken ben yoruldum yahu!! :) sesin için kır k.çını otur biraz dinlen nugicim! :D ne güzel vakit geçirmişsiniz ama yaa..ben bu aralar bi bitki gibi takılıyorum......
YanıtlaSil:)) sen güzel ve hamile bir bitkisin.:))
Siltatlım blogunu yeni keşfettim, artık takipteyim :) bana da beklerim :)
YanıtlaSilMerhaba hoş geldin, en kısa zamanda bloğunu ziyaret edeceğim:)))
Sil